Başladığın İşi Bitir!
- PUBLISHER
- Emrah Doğru
- CATEGORY
- opinion
- DATE
- 15/09/2019
Bu yazı 9,2019 · Emrah Doğrunun Medium yazısından alınmıştır
Ba’ndo Lab
Bando Lab programını başlatalı 1 seneyi geçti. Açıkçası 1 yılın sonunda yürüttüğümüz çaylak yetiştirme programı hakkında yazı yazmanın doğru olacağını düşünüyorum. Geçen sürenin elde edilen veri olarak yeterli. Bu süreçte neler olduğunu anlamak ve aktarmak için iyi bir fırsat. Bando’yu kurduğumuz günden bugüne birçok proje gerçekleştirdik. Ben Bando’nun ilim, irfan ve kültür yuvası olmasını arzu ettim. Bir yaratıcı stüdyonun yıllar içerisinde dengeli olarak büyürken aynı zamanda rafine işler yapmaya devam etmesi sanıldığı kadar kolay olmuyor. İhtisas sahibi yaratıcı ofis olma iddianız hem kurum kültürü hem de çalışanların kalifiye olma durumları ile bağlantılıdır. Ben uzun yıllardan bu yana yaratıcı faaliyet içerisinde çalışıyorum. Grafik tasarımcıyım. Reklamcıyım. Ama iletişimde en çok grafik tasarım yoluyla ifade biçimini kullanıyorum. Bando merkeze fikri alan ama uygulama alanı çoklu disiplinle iş üreten yaratıcı bir stüdyo. Bu aynı zamanda bir var olma sebebimiz. Hem ihtisas sahibi olmanız hem de zanaatçı hassasiyetiyle iş üretmeniz gerekiyor.
Bando Lab Fikri Nasıl Doğdu?
Bando’da nasıl bir çalışma ortamı yaratmak istediğimizi düşünürken aslında merkeze ortak bir kültür oluşturmamız gerekliliği düşüncesi oturdu. Çünkü bir tasarım kültürü bu stüdyoda ya da herhangi başka bir yaratıcı oluşumda yoksa, orada özgün ve yaratıcı bir atmosfer olması neredeyse imkansızdır. Diğer bir konu ise üniversitelerde entelektüel açıdan donanımlı profesyonel tasarımcı yetişmiyor olması. Yaratım süreci ve bununla ilgili donanım eksikliği, bakış açısı, yeterli alt yapı ve kavramsal donanım maalesef ülke koşullarında pek rastlanan bir durum değil. Münferit başarılar var tabi ki. Ama genel havayı etkilemiyor. Şehir üniversiteleri hatta köklü üniversitelerden mezun ya da okuyan öğrenciler tasarım disiplinini kavramsal ve uygulamalı boyutta derinlemesine edinemiyorlar. Bu anlamda da basma kalıp ve benzer hatta “kişiliksiz” ifade biçimleri ortaya çıkıyor. Türkiye’de sanat ve bununla bağlantılı olarak grafik tasarım tarihinden de söz etmek pek mümkün değil. Sanat ve tasarım tarihimizde münferit olarak öne çıkan isimlerden başka bir kültür ve tasarım tarihi var demek iyimser bir bakış olacaktır. Bando’da bir akademi gibi çalışacak yapı kurmakta buradan ortaya çıktı.
En verimli olduğumuz ve algılarımızın, bilişsel kavrayışımızın en üst seviyede olduğu dönemdir 12–25 yaş arası dönem.
15–25 yaş arası en verimli çağımız
İlber Ortaylı’nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı kitabı bu anlamda çok önemli bir konuyu ele alıyor. İnsanın yaşam serüvenini 4 bölümde ele alıyor. 12–25 yaş arası en verimli ve kavramsal altyapının en önemli dönemi diyor İlber Ortaylı. Kitapta: “… Onun için zihin, hafıza ve beden sağlığın en yerinde olduğu bu dönemde hem okuyup öğrenmek hem spor yapmak hem de fırsatları kollamak ve etrafı gözlemek lazım” Hakikaten de en verimli olduğumuz ve algılarımızın, bilişsel kavrayışımızın en üst seviyede olduğu dönemdir 12–25 yaş arası dönem. Bu durum benim de ekseriyetle üzerine düşündüğüm bir konuydu. Kitabı okuduktan sonra doğru yolda olduğumuzu tekrar anladım. Üniversite öğrencilerinden oluşan bir grup çaylak tasarımcıyı işe almaya karar verdik. Bir öğrenci ile başladık. Şu anda Bando Lab 6 çaylak tasarımcı ile yoluna devam ediyor. Kendi deneyimlerim ve yıllar içerisinde geliştirdiğim kavramsal ve pratik bilgileri konsolide edip bir programa bağlamak çok kolay olmadı tabi. Devam eden bir süreç içindeyiz… Sürekli hata yapıp bunun üzerine konuştuğumuz seanslar yapıyoruz. Çok eğitici ve öğretici olduğunu düşünüyorum. Süreç üzerine düşündükçe daha berraklaşan bir yolda ilerleyebileceğinizi görüyorsunuz.
Süreç üzerine düşündükçe daha berraklaşan bir yolda ilerleyebileceğinizi görüyorsunuz.
15–25 yaş arası en verimli çağımız
Yaratıcı işlerle uğraşanlar için neyi nasıl yaptığını anlatmak çok kolay değildir. Özellikle konuşmacı olarak davet edilen yaratıcılardan ya da yaratıcılık alanında yazılmış yüzlerce kitaptan çoğu zaman nasıl yaratıcı olunur bilgisi almak imkansızdır. Yaratıcılık eğer bir kavramsal metot ve yöntem ile yapılmıyorsa bunu anlatmanız ve formülüze etmeniz olanaksızdır. Bu bakımdan dünyanın en bilinen yaratıcıları Bernbach ya da Oglivy gibi isimler aslında metotları ile hala yaratıcı faaliyettedirler ve kültürel altyapısı kuvvetli dükkanlar olduğundan sektörü domine etmektedirler. Bu anlamda mirasları belirli öğretiler üzerinden icra edilmeye çalışılıyor. Günümüzde ne kadar başarılı oldukları tartışmalı bir konu olsa da ortak bir kültür ve kavramsal bir bakış geliştirilmiş oldukları açıktır ve rahatlıkla söylenebilir.
Bando Lab gelişmeye devam edecek.
Uzun bir yolun başında olduğumuzun farkındayım. Birçok aksaklık ve problemle yüz yüze geliyoruz. İstediğimiz sonuçları çoğu zaman elde edilemiyor. Bir tasarımcının tüm hayatını oluşturan özgürlük ve ifade biçimini geliştirmesi (üslup) kolay yoldan öğrenilmiyor. Çok çalışmak ve belirli bir metot ve disiplin isteyen bir uğraş. Özgünlük ve donanım aslında bahsedilen 12–25 yaş arasında halledilmesi gereken bir konu. Bu anlamda Çaylak programına 24 yaşından büyük bir tasarımcı almıyoruz. Grafik Tasarımcıları öğrenme sürecinin en üst noktasında yakalamamız gerekiyor. Uzun yıllar edinilmiş davranışlar ve bakış açısını birden değiştiremiyorsunuz. Özellikle gençlerle ilgili aidiyet vs. ruhsal açılımlarla hem ilgilenmiyorum hem de boş bir tatava olarak görüyorum. Gençlerin üretken ve sorumluluk almaya hazır olduklarını deneyimledim bu süreçte. Zorlanmak ve karşılığında hedeflerine ulaşmak istiyorlar. Burada konu size inanmaları. Biz burada ufakta olsa bir kültür yaratmanın ilk adımlarını attık. Üretimlerimizi daha da artırıyoruz. Tökezlediğimiz ve kaybolduğumuz çok oluyor ama yine de denemeye devam ediyoruz.
Bizim ülkede merkeziyetçi ve korumacı tavır tüm bireylere sirayet eder. Kendi kararlarımızı almamız gerektiğinde ne yapacağımızı bilemez hale geliyoruz. Ama bu sorunlarında yöntemler ve sıkı disiplinle her gün etüt ederek aşılabilir.
Genel anlamda sorumluluk problemi ile her gün karşılaşıyoruz. Görev dağılımları ve yapılacaklar konusunda tasarımcılar çile çekiyorlar. Ya yetişmiyor ya da projenin içinde kayboluyorlar. Üslup arayışı ve özgürce yaratma kabiliyeti geçmiş deneyimlerle tezatlık oluşturuyor. Geçmiş deneyimleri ve yapageldikleri davranış biçimleri yaratma cesaretini baltalıyor. Genel bir çekirdek aile (sosyolojik açıdan) problemi olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkede merkeziyetçi ve korumacı tavır tüm bireylere sirayet eder. Kendi kararlarımızı almamız gerektiğinde ne yapacağımızı bilemez hale geliyoruz. Ama bu sorunlarında yöntemler ve sıkı disiplinle her gün etüt ederek aşılabilir. Epey proje ürettik. Üretmeye de devam edeceğiz. Ben Bando Lab’in ileride bir akademik fikir ve üretim merkezi olacağını düşünüyorum. Gençlerde sonsuz potansiyel olduğu kanaatindeyim. Her gün de bu düşünceyi pekiştirecek gelişmeler oluyor. Yeter ki yaratımın gücüne inansınlar. Kendimizi bulacağımız uzun bir serüvendeyiz. Cesaret, özgürlük ve etik normlarla yaratıcı faaliyeti bir kültür haline getirmemiz lazım. Herkese çok iş düşüyor. Özellikle de bu meseleyi dert edinen bizlere!
Emrah Doğru Ba’ndo Design Agency'de Grafik Tasarımcı, Kreatif Direktör olarak çalışıyor